Erva Hukuk & Danışmanlık'ta Sorunsuz Çözümler
Search
Close this search box.

TCK 179 - Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu

Türk Ceza Hukuku’nda önemli bir yer teşkil eden TCK 179 maddesi, trafik güvenliğinin ihlal edildiği konuları baz alan bir maddedir. Bu madde genel olarak kişinin  kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını, başkalarının hayatı, sağlığı veya mal varlığı açısından tehlikeye atacak durumları  kanunlar çerçevesinde güvene altına almış bir maddedir. Bu bağlamda sizde TCK 179 maddesi hakkında detaylı bilgi edinmek istiyorsanız, içeriğimize göz atabilirsiniz. İyi günler dileriz.

TCK 179 Nedir?

Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu düzenler ve bu suç, trafikteki güvenliği ihlal eden ciddi bir suçtur. Bu bağlamda TCK 179, özellikle sürücünün dikkatsiz, sorumsuz ve tehlikeli şekilde araç kullandığı durumları değil aynı zamanda da başkalarının hayatlarını tehlikeye attığı durumları da ele alır. Bu nedenle TCK 179 kararnamesini sadece sürücünün işlediği trafik suçlarına indirgemek yanlış olacaktır.

Türk Ceza Kanunu 179. maddesince trafik güvenliğini tehlikeye sokan sürücüyü, suç işlediği için cezai sorumluluğa tabi tutulur. Çünkü bu suç, bir kaza dahi meydana gelmese de, potansiyel olarak tehlikeli bir durum oluşturduğu için cezalandırılır. Verilen ceza genellikle hapis cezası veya adli para cezası ile sonuçlandırılmaktadır. Aynı zamanda trafik güvenliğini tehlikeye sokan sürücüler, mahkeme tarafından sürüş yetkilerinden men edilebilir veya ehliyetlerine el konulabilir. Bu nedenle TCK 179.maddesi, trafikteki düzeni korumak ve sürücülerin sorumluluklarını hatırlatmak için oldukça önemlidir.

TCK 179/1

Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinin 1. fıkrası, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu düzenler ve bu suç, trafikteki güvenliği tehlikeye atan bir davranışı suç olarak tanımlar. Bu bağlamda TCK 179/1, “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” eylemini, bir kişinin, trafik kurallarını ihlal ederek veya sorumsuz bir şekilde araç kullanarak, hem kendi hem de başkalarının güvenliğini riske atması olarak ifade eder. Bu suç, tek başına bir trafik kazası meydana gelmemiş olsa dahi, tehlikeli bir durum yaratıldığında işlenmiş kabul edilir. Örneğin, bir sürücünün aşırı hız yaparak, kırmızı ışıkta geçerek veya alkol alarak araç kullanması, trafik güvenliğini tehlikeye sokan fiillerdir.

TCK 179/1’in uygulanabilmesi için, sürücünün trafik güvenliğini tehdit eden bir eylemde bulunması yeterlidir. Fakat k bu eylemin kazaya sebep olması gerekmez. Bu madde, aslında daha çok trafikteki dikkatsizlik, ihmal ve sorumsuz davranışları cezalandırmayı amaçlar. Kanunun 179. maddesinin 1. fıkrası, sürücülerin sadece trafikteki diğer kişilerin can güvenliğini değil, aynı zamanda kendi güvenliklerini de tehlikeye attıkları durumlarda, cezai sorumluluk taşıdığını vurgular.Örneğin, alkollü araç kullanmak, hız limitlerini aşmak, trafik işaretlerine ve ışıklara uymamak, tehlikeli bir şekilde şerit değiştirmek gibi eylemler, bu madde kapsamında suç olarak kabul edilir.  Ceza ise, duruma göre para cezası, hapis cezası veya her ikisinin bir arada uygulanması şeklinde olabilir.

Ayrıca, suçun işleniş biçimine ve failin geçmişine bağlı olarak, ceza daha da ağırlaştırılabilir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokan bu tür davranışlar, yalnızca bir kaza riski doğurmakla kalmaz, aynı zamanda diğer sürücüler, yolcular ve yayalar için de büyük bir tehlike oluşturur. Bu nedenle, TCK 179/1, toplumsal güvenliği sağlamak ve sorumsuz sürücülere karşı caydırıcı bir etki yaratmak amacıyla önemli bir düzenlemedir.

TCK 179/2

Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinin 2. fıkrası, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun nitelikli halini düzenler ve suçun daha ağır cezalandırılmasını gerektiren özel durumları içerir. Bu fıkra, trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir davranışın yalnızca tehlike yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda daha ciddi sonuçlar doğurabilecek şekilde işlenmesi durumunu ele alır. Bu doğrultuda TCK 179/2, trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir eylemin, “altta belirtilen nitelikli durumlarla” işlenmesi halinde cezai sorumluluğu artırır. Örneğin, alkollü araç kullanma, hız limitlerini aşma, trafik işaretlerine ve kurallarına göz ardı ederek davranma gibi durumlar, suçun nitelikli hale gelmesine yol açar. Bu sebeple de TCK 179/2’ye göre, alkolün etkisi altındaki bir sürücü tarafından yapılan trafik güvenliğini tehlikeye sokan hareketler, daha ağır cezalarla sonuçlanır.

Özellikle alkol limitinin üzerinde bir alkol seviyesi ile araç kullanan bir sürücünün trafikte yarattığı risk, normal bir durumda olan bir sürücüye göre çok daha yüksektir. Buna ek olarak, aşırı hız yapma, trafik ışıklarına ve dur işaretlerine uymama gibi davranışlar da suçun nitelikli halini oluşturabilir. Bu tür davranışlar, sadece trafik güvenliğini tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda kazaların oluşma olasılığını ciddi şekilde artırır.

TCK 179/2’nin getirdiği nitelikli halin önemli bir unsuru, “tehlikeli eylemin” sadece kazaya yol açma potansiyeli taşıması değil, aynı zamanda kazanın gerçekleşmesi için de uygun bir zemin hazırlamasıdır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokan hareketlerin kazalara yol açması durumunda, bu suçun cezaları çok daha ağırlaşır. Ceza, adli para cezası ve/veya hapis cezası ile birlikte uygulanabilir, ve nitelikli durumların varlığı, cezaların üst sınırına kadar çıkmasına neden olabilir. TCK 179/2, sürücülere trafik kurallarına uyma yükümlülüğünü hatırlatırken, bu tür davranışların toplumsal güvenlik üzerindeki etkilerini minimize etmeye yönelik ciddi bir caydırıcı etki yaratmayı amaçlar.

TCK 179/3

Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinin 3. fıkrası, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun, daha ciddi sonuçlar doğurması halinde uygulanan özel bir düzenlemeyi ifade eder. Bu fıkra, suçun sadece trafik güvenliğini tehdit etmekle kalmayıp, aynı zamanda bir kazaya yol açması durumunda uygulanacak cezaların daha da ağırlaştırılmasını öngörür. TCK 179/3, özellikle alkollü araç kullanımı gibi dikkatsiz ve tehlikeli eylemler sonucu meydana gelen kazaları kapsar. Eğer bir sürücü, trafik güvenliğini tehlikeye sokarak kazaya sebep olursa ve bu kaza sonucunda yaralanma ya da ölüm gibi ağır sonuçlar meydana gelirse, suçun cezai sorumluluğu da artar.

TCK 179/3, trafik güvenliğini tehlikeye sokan eylemin sadece bir tehlike yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda somut bir zarara yol açtığı durumlarda geçerlidir. Yani, eğer trafik güvenliğini ihlal eden bir davranış sonucu, örneğin bir kişi yaralanmış ya da hayatını kaybetmişse, bu durum “nitelikli hal” olarak kabul edilir ve ceza, daha ağır şekilde uygulanır. Bu durumda, failin kasıtlı ya da ihmal yoluyla suç işlemiş olması, cezanın belirlenmesinde önemli bir faktör olur. Örneğin, alkollü araç kullanarak bir trafik kazasına neden olmak, sadece güvenliği ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda doğrudan mağdurlara zarar verir.

TCK 179/3’te belirtilen cezalar, mağdurun uğradığı zarar türüne göre farklılık gösterebilir. Eğer kaza sonucu yaralanmalar söz konusuysa, cezalar, yaralanmanın derecesine ve sürücünün suçlu davranışına göre belirlenir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokarak ölümle sonuçlanan kazalar ise en ağır cezayı gerektirir. Bu durum, sürücünün trafik güvenliği konusunda daha dikkatli olması gerektiğini hatırlatan bir düzenlemedir. Ayrıca, cezalar yalnızca hapis cezası ya da para cezası ile sınırlı değildir. Mahkemeler, sürücünün ehliyetine el koyma, trafik eğitimi alma gibi ek tedbirler de uygulayabilir. TCK 179/3, sürücülerin trafikte daha dikkatli ve sorumlu davranmalarını teşvik ederken, kazaların önlenmesi ve mağdurların haklarının korunması adına önemli bir yasal düzenlemedir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Düşürme Suçunun Unsurları Nelerdir?

Trafik güvenliğini tehlikeye düşürme suçunun belli başlı unsurları vardır. Bahsi geçen bu unsurları, 5 kategoride ele alabiliriz. Bunlar; Fail, Mağdur, Fiil, Suçun Manevi Unsuru ve Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Nitelikli Unsurlarıdır. Bu bağlamda suç unsurlarını detaylı şekilde incelemek gerekirse;

  • Fail

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun “faili”, bu suçu işleyen kişidir. Fail, genellikle bir sürücü olur. Ancak bu suç yalnızca araç kullanan kişilerle sınırlı değildir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, araç kullanırken dikkatsiz, sorumsuz veya tehlikeli hareketlerde bulunan ve böylece trafikteki güvenliği riske atan herkes tarafından işlenebilir. Sürücünün, trafik kurallarını ihlal ederek, diğer sürücüler ve yayalar için tehlike oluşturması durumunda, fail olarak suçlu kabul edilir. Örneğin, aşırı hız yapan, alkol alıp araç kullanan, kırmızı ışıkta geçen ya da şerit ihlali yapan bir sürücü, bu suçun failidir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işleyen kişinin, suçun meydana gelmesinde doğrudan bir etkisi vardır ve bu kişi, suçun hukuki sorumluluğunu taşır.

  • Mağdur

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun mağdurları, trafik güvenliğini ihlal eden eylemlerden etkilenen kişilerdir. Bu mağdurlar, yalnızca doğrudan kazaya karışan kişiler değil, aynı zamanda trafikteki diğer sürücüler, yolcular ve yayalar da olabilir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir hareket, sadece olay anında kazaya sebebiyet vermekle kalmaz eylem sonucunda yaralanmalar, maddi hasarlar ve hatta ölümler meydana gelebilir. Örneğin, alkollü araç kullanan bir sürücü, dikkatsizce yol alarak başka bir araca çarptığında, diğer sürücüler ve yolcular mağdur olur. Aynı şekilde, bir yayayı geçmek için hız yapan bir sürücü, yayayı tehlikeye atarak mağduriyet yaratabilir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokan fiillerin mağdurları, hem doğrudan hem de dolaylı olarak olaya karışan tüm kişiler olabilir.

  • Fiil

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun fiili, trafik kurallarını ihlal eden tehlikeli eylemleri ifade eder. Bu fiil, sürücünün kasıtlı ya da dikkatsiz bir şekilde gerçekleştirdiği trafik ihlalleriyle meydana gelir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokan fiiller, aşırı hız yapma, kırmızı ışıkta geçme, şerit değiştirmede dikkatsizlik, alkollü araç kullanma, yola savrulma veya başka sürücülerle sürüş esnasında etkileşimi tehlikeli şekilde yönetme gibi davranışlardır. Bu fiiller, yalnızca bir trafik kazasına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda trafikteki diğer bireylerin güvenliğini doğrudan tehdit eder. Örneğin, hız limitini aşan bir sürücü, diğer araçların yol almasını zorlaştırarak ciddi kazalara yol açabilir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokan fiiller, hem farkında olarak hem de ihmali bir şekilde yapılabilir ve bu fiiller, ceza hukuku açısından suç teşkil eder.

  • Suçun Manevi Unsuru

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun manevi unsuru, failin suç işleme kastı veya ihmalidir. Bu suç, genellikle “bilerek ve isteyerek” işlenir. Fakat bazı durumlarda “ihmalle” de işlenebilir. Örneğin, bir sürücü hız yaparak, trafikteki diğer kişilerin güvenliğini tehlikeye atabilir, ancak bunu bilinçli olarak yapmamış olabilir. Diğer bir örnek ise, alkollü araç kullanırken, sürücünün alkolün etkisi altındayken kararlarını ve reflekslerini zayıflatmış olmasıdır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda fail, eylemlerinin tehlikeli sonuçlar doğuracağını bilerek veya bilmeyerek bu fiili gerçekleştirir. Manevi unsurda, failin suçla ilgili farkındalığı ve kasıt durumu, cezanın belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Bu suç, kasıtlı şekilde yapılabildiği gibi, ihmalkar bir şekilde de işlenebilir.

  • Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Nitelikli Unsurlar

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun nitelikli unsurları, suçun daha ağır cezalandırılmasını gerektiren durumları ifade eder. Nitelikli unsurlar, genellikle suçun meydana gelmesinde failin daha fazla sorumluluğa sahip olduğu, daha tehlikeli durumların oluştuğu ve mağdurların daha fazla zarar gördüğü koşulları kapsar. Örneğin, alkollü araç kullanma durumunda alkol seviyesi yüksek olan bir sürücünün trafikte tehlikeli şekilde davranması, suçu nitelikli hale getirebilir. Ayrıca, kazaya sebep olan sürücünün önceki suç geçmişi, sürüş esnasında yüksek hızda olması ya da yol koşullarını dikkate almadan hareket etmesi de nitelikli unsurlar arasında yer alır. Bu tür unsurlar, suçun işleniş biçimi ve olayın ciddiyetine göre, cezai yaptırımların ağırlaştırılmasına yol açar. Nitelikli unsurlar, suçu daha tehlikeli hale getirir ve failin cezai sorumluluğunu artırır. Bu unsurlar, ceza hukukunda, failin ve mağdurun durumuna göre belirli cezaların daha da yükselmesine neden olabilir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Şartları Nelerdir?

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinde düzenlenmiş olup, trafikteki güvenliği ihlal eden ve başkalarının can güvenliğini riske atan davranışları suç sayar. Bu suçun oluşabilmesi için belirli şartların yerine gelmesi gerekmektedir. İlk olarak, bu suçun işlenebilmesi için bir fiil (eylem) olmalıdır. Suç sayılan bu fiil,  trafik kurallarına aykırı bir şekilde hareket etmesi, yani aşırı hız yapması, alkollü araç kullanması, trafik ışıklarına uymaması, şerit ihlali yapması ya da diğer sürücülere tehlikeli şekilde yaklaşması gibi durumlar olabilir.

İkinci olarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun suç teşkil edebilmesi adına, tehlikenin varlığı gerekir. Bu bağlamda failin hareketlerinin yalnızca trafik güvenliğini tehdit etmesi, yani bir tehlike yaratması yeterlidir. Bunun için  kaza meydana gelmesi gerekmez. Örneğin, alkollü bir sürücünün trafiğe çıkması, hız sınırını aşan bir aracın diğer araçlarla yakın mesafede seyretmesi, bu tür davranışlar somut bir kazaya yol açmasa bile tehlikeli bir durumu oluşturur.

Üçüncü ve son olarak  suçta mağdurun bulunması zorunlu değildir. Çünkü  Trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir fiil, her zaman doğrudan bir mağdur yaratmaz. Ancak, tehlikeye sokulan güvenlik, yalnızca failin değil, trafikteki diğer sürücüler, yolcular ve yayalar gibi potansiyel mağdurların da güvenliğini tehlikeye atar. Yani, tehlike yalnızca failin kendisini değil, çevresindekileri de kapsar.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Cezası Nedir?

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesi çerçevesinde düzenlenmiş olup, bu suçu işleyen kişi, trafik güvenliğini tehlikeye atan bir eylemde bulunarak hem kendi hem de başkalarının can güvenliğini riske atmış olur. Bu nedenle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası, suçu işleyen kişinin eyleminin türüne, suçun işleniş biçimine, yarattığı tehlikenin büyüklüğüne ve olası sonuçlara göre değişir. TCK 179/1’e göre, genel olarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası, para cezası ve hapis cezası ile birlikte uygulanabilir. Ancak cezaların belirlenmesinde, failin trafik güvenliğini ihlal etme biçimi çok önemlidir. Eğer bu suç alkol, uyuşturucu madde kullanımı veya hız aşımı gibi dikkat dağıtan faktörlerle birlikte işlenmişse, cezalar daha da ağırlaşabilir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir davranışın kazaya yol açması durumunda, nitelikli hal ortaya çıkar ve cezalar artar. Örneğin, alkolün etkisi altında araç kullanmak, trafik ışıklarına uymamak ya da aşırı hız yaparak trafikteki diğer araçları riske atmak, sadece trafik güvenliğini tehlikeye sokmakla kalmaz, aynı zamanda kazaya neden olma potansiyeli taşır. Bu nedenle Kazaya sebebiyet verilmesi durumunda, ceza daha da ağırlaştırılabilir. Bu tür durumlarda, hapis cezası da uygulanabilir.

Bununla birlikte, failin cezai sorumluluğunu etkileyen bir diğer faktör de ihmali davranışlar ya da kasıtlı hareketlerdir. Eğer sürücü, kaza yapma olasılığını göz önünde bulundurarak dikkatli davranmadıysa, yani ihmali bir şekilde hareket ettiyse, cezalar yine ağır olabilir. Ancak, kasıtlı bir şekilde (örneğin, alkol alarak, aşırı hız yaparak, tehlikeli şerit değiştirme gibi) trafik güvenliğini tehlikeye atmak, daha yüksek bir cezaya sebep olabilir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ile Taksirle Yaralama ve Öldürme Suçunun Birlikte İşlenmesi

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ile taksirle yaralama ve öldürme suçlarının birlikte işlenmesi, ciddi bir hukuki sorumluluk doğurur ve ceza yargılamasında önemli bir etkiye sahiptir. Türk Ceza Kanunu’na göre, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun işlenmesi, bazen kazaların meydana gelmesine sebep olabilir. Eğer bu tehlikeli eylemler, taksirle (dikkatsizlik, ihmal veya özen göstermeme) bir yaralanmaya veya ölüme yol açarsa, fail, sadece trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan değil, aynı zamanda taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçlarından da sorumlu olabilir.

Örneğin, bir sürücü aşırı hız yaparak trafik güvenliğini tehlikeye sokmuş olabilir. Bu sürücü, dikkatini yoldan ayırarak ya da öngörülemeyen bir şekilde hareket ederek bir kazaya sebep olmuşsa, kazada bir kişi yaralanmış veya hayatını kaybetmişse, fail hem taksirle yaralama hem de taksirle öldürme suçlarından sorumlu tutulabilir. Bu tür bir durumda, failin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, kazanın oluşmasındaki temel sebeplerden biri olur, ancak kazanın doğurduğu sonuçlara bağlı olarak daha ciddi suçlar da gündeme gelir. Gündeme gelen bu cezalarda , fail, kazanın sonuçlarına göre hapis cezası alabileceği gibi, mağdurun durumuna göre para cezası ve ehliyetine el koyma gibi ek yaptırımlar olabilir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Soruşturma Aşaması

TCK 179 maddesine göre Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun belli başlı soruşturma aşamaları vardır. Bu aşamalar, 7 ayrı süreçte ele alınabilir Bunlar; Suçun Tespiti ve İhbar, Olay Yerinde Gerekli İleri Soruşturma İşlemleri, Şüpheli ve Tanıkların İfadesinin Alınması, Delil Toplama ve Değerlendirilmesi, Cumhuriyet Savcısının Görevlendirilmesi ve Karar Aşaması, Suçlu Bulunması ve Ceza Yargılaması ve Trafik Cezaları ve İdari Yaptırımlardır. Bahsi geçen aşamaları incelemek gerekirse;

  1. Suçun Tespiti ve İhbar

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, genellikle bir polis memuru tarafından yerinde tespit edilir ya da başka bir kişi (yayalar, diğer sürücüler) tarafından ihbar edilir. İhbar, trafik güvenliğini tehdit eden bir davranışı bildirir ve bu ihbar üzerinden işlem başlatılır.

  1. Olay Yerinde Gerekli İleri Soruşturma İşlemleri

Yapılan ihbarın ardından, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun işlenmiş olduğundan şüphe ediliyorsa, olay yerinde bazı soruşturma işlemleri yapılır. Bu işlemler arasında, şüpheli sürücünün alkolmetre testi (alkol alıp almadığının belirlenmesi), trafik kuralları ihlali ile ilgili belgelerin incelenmesi ve tanık beyanları alınması yer alır. Eğer olay bir kazaya yol açmışsa, kazanın meydana geldiği yerin fotoğraflanması, kaza raporunun oluşturulması ve tanıkların ifadesinin alınması gibi işlemler de yapılır. Bu aşamada, olayla ilgili kamera kayıtları veya trafik ışığı görüntüleri gibi kanıtlar da toplanabilir.

  1. Şüpheli ve Tanıkların İfadesinin Alınması

Ardından soruşturmanın temel aşamalarından biri olan,  suç şüphelisinin ve varsa olaya tanık olan kişilerin ifadelerinin alınmasıdır. Bu noktada sürücü, suç işlediğine dair bir itirafta bulunabilir veya olayı reddedebilir. Fakat trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, alkol veya uyuşturucu etkisi altında işlendiyse, sürücüye ait kan tahlili veya urine testi yapılabilir. Ayrıca, kazaya tanık olanların ifadeleri de önemli bir delil kaynağı oluşturur.

  1. Delil Toplama ve Değerlendirilmesi

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturmasında, olayla ilgili somut delillerin toplanması büyük önem taşır. Bu deliller arasında, trafik ışıkları ve işaretlerinin düzenlemeleri, yol koşulları, araç hız verileri (radar veya hız ölçüm cihazları), alkolmetre sonuçları ve kaza raporları bulunabilir. Delillerin toplanması sırasında, şüpheliye ait kameraların (eğer varsa) incelenmesi de bir kanıt olarak kullanılabilir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir eylem, genellikle başka bir kazaya yol açmışsa, olayın her aşaması detaylı bir şekilde raporlanır.

  1. Cumhuriyet Savcısının Görevlendirilmesi ve Karar Aşaması

Toplanan deliller ışığında Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulur. Başvuru sonrasında Cumhuriyet savcısı, toplanan delilleri inceleyerek, şüphelinin cezai sorumluluğu hakkında karar verir. Savcı, suçun teşebbüs aşamasında kaldığını ya da tamamlanmış bir suç olduğunu belirleyebilir ve suçun ciddi bir şekilde işlendiğine kanaat getirirse, kovuşturma başlatılabilir ve dava açılabilir. Ayrıca, kaza sonucu yaralanmalar ya da ölümler meydana geldiyse, taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçları da eklenebilir.

  1. Suçlu Bulunması ve Ceza Yargılaması

Soruşturma aşamasının tamamlanmasının ardından, eğer trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu net bir şekilde ortaya çıkarsa, fail hakkında ceza yargılaması başlatılır. Mahkeme, failin trafik güvenliğini ihlal ettiği ve tehlikeye soktuğu hareketin ne derece ağır sonuçlar doğurduğunu değerlendirir. Bu aşamada, kazanın gerçekleşmesi, mağdurun durumunun ciddiyeti ve failin davranışının kasıtlı olup olmadığı dikkate alınarak ceza verilir.

  1. Trafik Cezaları ve İdari Yaptırımlar

Verilen cezalar uygulanancıya kadar ki süreçte idari yaptırımlar da uygulanabilir. Örneğin, aşırı hız yapan, alkollü araç kullanan veya trafikte ciddi bir kural ihlali gerçekleştiren sürücüler, trafik cezası alabilirler. Ayrıca, eğer sürücü kazaya neden olmuşsa ve mağdura zarar vermişse, sürücünün ehliyetine el koyma veya trafik eğitimine gönderilme gibi ek idari tedbirler uygulanabilir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Savunması

  • Fail, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun maddi unsurlarının oluşmadığını ileri sürebilir. Örneğin, eğer sürücü trafik kurallarına uygun hareket ettiğini, başka araçlarla mesafesini koruduğunu ve tehlikeli bir durum oluşturmadığını savunuyorsa, bu argüman savunma olarak öne sürülebilir. Bu durumda, suçun oluşabilmesi için failin eyleminin gerçekten bir tehlike yaratması gerekmektedir. Eğer trafik güvenliği herhangi bir şekilde tehlikeye atılmamışsa, fail bu durumun suç teşkil etmediğini savunabilir.
  • Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun işlenmesine neden olan eylem, bazen zorunluluk hali çerçevesinde yapılmış olabilir. Örneğin, sürücü, bir sağlık sorunu nedeniyle acil bir durumla karşı karşıya kalmış olabilir ve bu nedenle trafik güvenliğini tehlikeye atan bir hareket yapmak zorunda kalmıştır (örneğin, trafik ışığını geçmek ya da hız yapmak). Bu tür bir durumda, fail zorunluluk hali savunmasını yaparak, yaptığı eylemin meşru olduğunu ve suç teşkil etmediğini iddia edebilir. Zorunluluk hali, hukuki bir savunma olarak, failin cezai sorumluluğunun ortadan kaldırılmasına veya azaltılmasına yol açabilir.
  • Bazı durumlarda da, sürücü trafik güvenliğini tehlikeye sokan hareketi kasıtlı olarak değil, ihmali bir şekilde gerçekleştirmiş olabilir. Yani, sürücü, dikkatini yoldan ayırmış, hız limitini aşmış veya trafik işaretlerine uymamış olabilir. Ancak, sürücü, bu eylemlerinin ciddi sonuçlar doğuracağına dair bir farkındalığa sahip olmamış olabilir. Burada savunma, kasıtlı bir suç değil, taksirli suç işlendiği yönünde olabilir. Fail, davranışının kasten yapılmadığını ve yalnızca dikkatsizlik ya da öngörü eksikliği sonucu meydana geldiğini savunabilir.
  • Alkollü veya uyuşturucu etkisi altında araç kullanmak, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturan yaygın durumlardandır. Ancak, savunma avukatı, failin alkollü ya da uyuşturucu etkisi altında olduğunda, bu durumu savunma aracılığıyla hukuken geçerli bir mazeret olarak sunabilir. Örneğin, failin alkollü olduğunu ancak alkollü olmanın suçlu davranışlarıyla bir ilgisi olmadığını, ya da hatalı davranışının bilinçli olmadığını öne sürebilir. Ancak, bu tür bir savunma genellikle ikna edici olmakta zordur. Çünkü alkollü veya uyuşturucu etkisi altında olmak, cezai sorumluluğu etkilemez. Aksine, cezayı artırıcı bir faktör olabilir.
  • Sürücünün trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu işlediği iddiasına karşı, savunma olarak yapılan bir diğer argüman ise, teknik hata veya yanılgı olabilir. Örneğin, trafik işaretlerinin yanlış anlaşılması veya yol koşullarının beklenmedik bir şekilde değişmesi gibi durumlarda, sürücü bu durumu yanlış değerlendirmiş olabilir. Bu tür teknik hatalar, savunma olarak öne sürülebilir. Ancak her durumda mahkeme tarafından kabul edilmesi zor olabilir. Yine de, önemli olan savunmanın doğruluğu ve delillerle desteklenmesidir.
  • Bazı durumlarda, sürücü suç işlemek amacı gütmemiştir. Fakat meydana gelen olaylar sonucu trafik güvenliği tehlikeye girmiştir. Örneğin, aniden ortaya çıkan bir engel veya beklenmedik yol durumu, sürücünün tehlikeli bir manevra yapmasına neden olmuş olabilir. Bu durumda, sürücü, suçun sonuçlarının istemediği şekilde gerçekleştiğini ve kendisinin suç işlemediğini savunabilir. Böyle bir savunma, failin kastı olmadığını ve suçu kasıtlı olarak işlemediğini gösterebilir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturma sürecinde, elde edilen delillere göre farklı kararlar verilebilir. Bu kararlar çerçevesinde eğer suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunmazsa, Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK) verilebilir. Bu durumda, failin suç işlediği tespit edilemez ve soruşturma sonlandırılır. Diğer bir durumda eğer suç işlendiği kabul edilse de, kanıtlar yetersiz veya suçun cezai sorumluluğa yol açmayacak şekilde hafif ise Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı verilebilir. Bu durumda , failin suç işlediği kabul edilse de, delillerin yetersizliği veya suçun cezai sorumluluğa yol açacak derecede ağır olmaması nedeniyle, kamu davası açılmasına karar verilmez. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi ise, özellikle suçun failinin yeniden suç işlememesi ve mağdurla uzlaşma sağlanması gibi durumlarda devreye girer. Bu durumda, dava açılmadan önce failin belirli şartları yerine getirmesi sağlanır ve dava ertelenir.  Son olarak suçun unsurları yeterince güçlü bir şekilde ortaya konmuşsa, iddianamenin düzenlenmesi aşamasına geçilir. Bu süreçte, Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan iddianame mahkemeye sunulur ve failin yargılanması başlar. 

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuyla ilgili verilen mahkeme kararına karşı, fail veya mağdur tarafından itiraz edilmesi durumunda, istinaf ve Yargıtay süreci devreye girer. Bu süreçte ilk olarak mahkemenin verdiği kararın kesinleşmeden önce yeniden değerlendirilmesi için istinaf başvurusu yapılır. Başvuru sürecinde, istinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını, hukuka uygunluk açısından denetler ve çeşitli sebeplerle kararı değiştirebilir, bozabilir veya onaylayabilir. Örneğin, verilen cezayı hafifletebilir, arttırabilir veya yeniden yargılama kararı verebilir. 

Eğer taraflardan biri, istinaf mahkemesinin kararından memnun kalmazsa, Yargıtay’a başvuru yoluna gidebilir. Yargıtay, temyiz aşamasında, istinaf mahkemesinin verdiği kararın hukuki açıdan doğru olup olmadığını inceler. Bu incelemeler üzerine yargıtay, yalnızca hukuki hatalar üzerinden karar verir ve dosyayı yeniden inceler veya dosya üzerinden kararlar verir. Bu süreçte yargıtay, istinaf mahkemesinin kararında bir hata tespit ederse  kararı bozarak tekrar incelenmesini isteyebilir. Böylelikle dosya ilgili mahkemeye geri gönderilir ve mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına uygun şekilde yeni bir hüküm verebilir.

TCK 179 Örnek Yargıtay Kararları

  • Olay anında sanığın alkol seviyesinin 100 promilin altında olduğu ve sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine dair herhangi bir ek delil veya tespit bulunmadığı göz önünde bulundurularak, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

Olayda, sanığın olaydan iki saat sonra yapılan tıbbi muayenesinde 57 promil alkol seviyesi tespit edilmiştir. Sanık, meskun mahal dışında, aydınlatma bulunmayan bir yolda, kendi şeridinde seyir halindeyken, karşı şeritteki motosikletin şerit ihlali yapması ve farlarının yanmaması sonucu kaza meydana gelmiştir. Bu kazada, temyiz dışı diğer sanık, şerit ihlali yaptığı ve alkol seviyesi yüksek olduğu için tam kusurlu bulunmuştur. Sanığın alkol seviyesi 100 promilin altında olup, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine dair herhangi bir tespit veya ek delil de bulunmamaktadır. Ayrıca, kazaya sebep olan kusurun yalnızca diğer sanığa ait olduğu dikkate alındığında, sanığın suçsuz olduğuna karar verilerek beraatine hükmedilmesi gerekmektedir.

  • Sanığın yalnızca kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle meydana gelen olayda, herhangi bir maddi hasar, yaralanma veya ölüm durumu söz konusu olmamış, ayrıca sanığın aracını başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlike oluşturacak şekilde sevk ve idare ettiğine dair herhangi bir tespit veya adli rapor bulunmamaktadır. Bu nedenle, sanığın beraatine karar verilmesi gerekmektedir.

Sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmü, yalnızca kırmızı ışık ihlali nedeniyle kurulmuş olup, olayda maddi hasar, yaralanma veya ölüm gibi sonuçlar meydana gelmemiştir. Ayrıca, sanığın aracını kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeye sokacak şekilde sevk ve idare ettiğine dair herhangi bir tespit veya adli rapor bulunmamaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 179/2. maddesi, kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayatı, sağlık veya mal varlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişiyi cezalandırmayı öngörmektedir. Ancak, sadece kırmızı ışık ihlali, bu suçun oluşması için yeterli değildir. Kovuşturmayı yürüten mahkemenin, sanığın beraatine karar vermek yerine yalnızca kırmızı ışık ihlali nedeniyle mahkumiyet kararı vermesi hukuka aykırıdır. Bu sebeple, Kanun yararına bozma talebi üzerine, Antalya 23. Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği 09/07/2019 tarihli kararı, CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca yerinde görülerek bozulmuş ve mahkumiyet hükmü tamamen kaldırılmıştır. Bunun yerine, sanık hakkında 5237 sayılı Kanunun 179/2. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilerek dosyanın mahalline iade edilmiştir.

  • Sürücünün ehliyetsiz olması ve aracının arka stop lambasının çalışmaması nedeniyle, sürücü hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ceza verilmesi uygun değildir.

Sanığın ehliyetsiz bir şekilde Ankara çevre yolu üzerinde gece vakti, arka stop lambaları çalışmayan bir araç kullanması sonucu gelişen olayda, dosya kapsamında sanığın kişilerin hayatı, sağlığı ve mal varlığı açısından tehlikeli bir şekilde araç sevk ve idare ettiğine dair deliller bulunmamaktadır. Sadece ehliyetsiz olma ve arka stop lambalarının çalışmaması, kasten işlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarını oluşturmaz. Bu nedenle, unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi yasaya aykırıdır. Sanığın temyiz itirazları yerinde görülerek, hükmün bu sebeple 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir. Karar, 24.11.2021 tarihinde oybirliğiyle alınmıştır.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Zamanaşımı

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinde düzenlenmiş olup, trafik güvenliğini riske atan ve bu nedenle kamu düzenini tehlikeye sokan kişilere ceza öngörmektedir. Bu suçun zamanaşımı süresi, suçun türüne ve işleniş şekline göre değişiklik göstermektedir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar ve beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre, suçun işlendiği andan itibaren başlar ve ilgili mahkemeye başvuru yapılmadığı takdirde beş yıl içinde dava açılamaz ve cezai sorumluluk ortadan kalkar. Ancak, zamanaşımını etkileyen bazı durumlar da vardır. Örneğin, yargılama sürecinin başlaması, hükmün kesinleşmesi veya sanığın tutuklanması gibi durumlar, zamanaşımı süresinin kesilmesine yol açabilir.

Ayrıca, zamanaşımı süresi, suçun özelliğine ve failin suç işledikten sonraki davranışlarına göre de uzayabilir veya kısalabilir. Bu kapsamda, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda zamanaşımı, suçun işlenmesiyle ilgili belirli bir süre geçtikten sonra, failin cezalandırılamayacağını ifade eder. Bu nedenle, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları ile ilgili olarak dava açılması ve sürecin hızla ilerlemesi, zamanaşımı süresinin dolmaması açısından büyük önem taşır.

TCK 179 Hakkında Merak Edilenler