Erva Hukuk & Danışmanlık'ta Sorunsuz Çözümler
Search
Close this search box.

Trafik Kazalarıyla İlişkili Yargıtay Kararları

Trafik kazaları, hayatın olağan akışı içinde sıklıkla karşılaşılan ve çeşitli hukuki sonuçlar doğuran durumlardır. Bu kazaların sonucunda açılan davalar, maddi ve manevi tazminat talepleri, sigorta yükümlülükleri ve kusur oranı tespitleri gibi birçok konuyu içerir. Türkiye’de trafik kazalarıyla ilgili davalar genellikle Yargıtay kararları ile şekillenen içtihatlara dayanır. Yargıtay, verdiği kararlarla bu davalarda emsal niteliğinde çözümler sunarak, uygulamada bir standart oluşturur. Aşağıda trafik kazalarıyla ilgili bazı önemli Yargıtay kararları ayrıntılarıyla ele alınmıştır.

1. Trafik Kazası Sonucu Araç Değer Kaybı Yargıtay Kararları

Yargıtay’ın Araç Değer Kaybı Kararları, trafik kazaları sonrasında hasar gören araçların piyasa değerinde meydana gelen kayıplara odaklanır. Araç kazadan sonra tamir edilse dahi, ikinci el piyasasında aracın değeri düşmektedir. Yargıtay, bu değer kaybının tazmin edilebileceğine hükmetmiştir. Örneğin, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, değer kaybı talebinin yasal dayanağı olarak, kazanın ardından araçtaki değer kaybının mutlaka tazmin edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ancak bu tazminat, aracın modeline, kullanım durumuna ve piyasa şartlarına göre hesaplanır.

Değer kaybı tazminatı davalarında, bilirkişi raporları ve piyasa değerine ilişkin ekspertiz raporları önemli rol oynar. Yargıtay kararları, bu tür davalarda zarar gören tarafın zararının tam olarak karşılanmasını esas alır. Ancak aynı zamanda, kazada karşı tarafın kusur oranı da tazminatın miktarını etkileyen faktörler arasındadır.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi – Araç Değer Kaybı Tazminatı İle İlgili Karar Örneği

Dosya No: 2016/7595
Karar No: 2018/2569
Karar Tarihi: 14.03.2018

Olayın Özeti:

Davacı, trafik kazası sonucu aracında meydana gelen hasarın onarıldığını ancak bu onarıma rağmen aracının ikinci el piyasa değerinde bir düşüş yaşandığını belirterek, araç değer kaybı tazminatı talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi, kazada oluşan fiziksel hasarları karşılamış, ancak araç değer kaybını tazmin etmeyi reddetmiştir. Bunun üzerine davacı, dava açarak, aracındaki değer kaybının tazmin edilmesini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı:

Yerel mahkeme, davacının talebini kısmen kabul ederek, kazadan sonra aracın piyasa değerinde oluşan düşüşün tazmin edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporlarına dayanarak, aracın kaza öncesi ve sonrası piyasa değerini tespit etmiş ve bu değer farkının sigorta şirketi tarafından ödenmesine karar vermiştir.

Yargıtay İncelemesi:

Davalı sigorta şirketi kararı temyiz etmiş ve davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, temyiz başvurusunu incelemiş ve şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

  1. Araç Değer Kaybı Talebinin Hukuki Dayanağı: Yargıtay, bir trafik kazası sonucu araçta meydana gelen hasarın, aracın ikinci el piyasasındaki değerini olumsuz etkilediğini, bu nedenle araç sahiplerinin, aracın onarıldıktan sonra bile değer kaybına uğrayabileceğini belirtmiştir. Bu durumda, değer kaybı tazminatının talep edilmesi hukuka uygun görülmüştür.

  2. Sigorta Şirketinin Sorumluluğu: Yargıtay, zorunlu trafik sigortası kapsamında sigorta şirketlerinin sadece fiziksel hasarları değil, aynı zamanda kazadan kaynaklanan değer kayıplarını da karşılamakla yükümlü olduğunu vurgulamıştır. Sigorta poliçesi, araçta meydana gelen zararı telafi etmeye yönelik olduğundan, değer kaybının da bu kapsama dahil olduğu belirtilmiştir.

  3. Bilirkişi Raporları: Mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporları da Yargıtay tarafından incelenmiş ve aracın piyasa değerindeki düşüşün doğru şekilde hesaplandığı kanaatine varılmıştır. Yargıtay, bilirkişi raporlarında eksiklik veya hatalı hesaplama bulunmadığını teyit etmiştir.

Sonuç:

Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği kararı hukuka uygun bularak onamış ve davacıya araç değer kaybı tazminatının ödenmesine karar verilmiştir. Böylece, sigorta şirketi kazadan kaynaklanan maddi hasarın yanı sıra araçta meydana gelen değer kaybını da karşılamak zorunda kalmıştır.

Yargıtay Kararı:

“Bir trafik kazası sonrası aracın onarılması, aracın ikinci el piyasa değerindeki düşüşü önlemeye yetmez. Araç sahibi, aracın tamir edilse dahi değer kaybına uğramış olduğunu ispatlayabilirse, bu kaybın tazmin edilmesini talep edebilir. Sigorta şirketleri, zorunlu trafik sigortası poliçesi kapsamında, sadece fiziksel hasarları değil, araç değer kayıplarını da tazmin etmekle yükümlüdür.”

Bu karar, araç değer kaybı ile ilgili emsal niteliğinde olup, benzer davalarda mağdurların haklarını koruma açısından önemli bir içtihat teşkil etmektedir.

2. Trafik Kazası Nedeniyle Ölüm ve Yaralanma Yargıtay Kararları

Trafik kazası nedeniyle ölüm veya yaralanma durumlarında, Yargıtay, mağdurun veya hayatını kaybeden kişinin yakınlarının maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceğini açıkça belirtmiştir. Bu tür davalarda, ölüm tazminatı ve bedensel zararlar ön plana çıkar. Yargıtay kararlarında, ölen kişinin yaşı, gelir durumu, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin durumu ve kazadaki kusur oranı gibi unsurlar dikkate alınarak tazminat miktarı belirlenir.

Örneğin, bir davada Yargıtay, kazada hayatını kaybeden kişinin ailesine maddi tazminat verilmesine karar verirken, ölen kişinin ailesine manevi tazminat da ödenmesini uygun görmüştür. Manevi tazminatın amacı, kazanın yarattığı acı ve ızdırabı bir nebze olsun hafifletmek olup, miktarı mağdurların kişisel durumuna göre değişiklik gösterir. Yargıtay, trafik kazalarında manevi tazminat miktarının belirlenmesinde, hem mağdurun hem de kazaya karışan diğer tarafın sosyal ve ekonomik durumlarını göz önünde bulundurur.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi – Trafik Kazalarında Kusur Tespiti Ölüm veya Yaralanmalı Trafik Kazası İle İlgili Karar Örneği

Dosya No: 2017/8459
Karar No: 2019/3121
Karar Tarihi: 12.02.2019

Olayın Özeti:

Davacı, trafik kazasında meydana gelen hasarlar nedeniyle karşı tarafın kusurlu olduğunu iddia ederek, tazminat talep etmiştir. Kazada iki aracın da karıştığı belirtilmiş ve her iki sürücünün de trafik kurallarına uygun hareket etmediği savunulmuştur. Davalı ise, davacının hız sınırını aştığını ve dikkatsiz davrandığını öne sürerek, kusurunun daha fazla olduğunu iddia etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı:

Yerel mahkeme, olayın oluş şekli ve tarafların beyanları doğrultusunda bilirkişi raporu almış ve raporda her iki sürücünün de kusurlu olduğu, ancak davacının kusurunun daha az olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, davacının tazminat talebini kısmen kabul ederek, davalıdan belirli bir miktarın ödenmesine karar vermiştir.

Yargıtay İncelemesi:

Davalı taraf, mahkeme kararını temyiz ederek, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ve kusurun tamamen davacıda olduğunu ileri sürmüştür. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, temyiz başvurusunu incelemiş ve şu değerlendirmeleri yapmıştır:

  1. Kusurun Tespiti: Yargıtay, trafik kazalarında kusurun tespiti için olayın oluş şeklinin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Her iki tarafın da kusur oranlarının doğru bir şekilde hesaplanması gerektiği vurgulanmıştır. Mahkeme, tarafların kusur durumunu incelerken, olay yerindeki şartlar, trafik işaretleri ve tanık beyanlarını dikkate almalıdır.

  2. Bilirkişi Raporunun Önemi: Yargıtay, bilirkişi raporunun, kazanın teknik yönlerinin aydınlatılması açısından önemli bir belge olduğunu belirtmiştir. Bilirkişi, kazanın oluş şekli, hız durumu ve trafik kurallarına uyum açısından tarafların durumunu objektif bir şekilde değerlendirmiştir.

  3. Trafik Kurallarına Uygunluk: Mahkeme, kazanın meydana geldiği yerdeki trafik kurallarının ihlal edilip edilmediğini araştırmış ve her iki tarafın da bu kurallara ne ölçüde uyduğunu tespit etmiştir. Bu değerlendirme sonucunda, davacının kusur oranının daha az olduğuna karar verilmiştir.

Sonuç:

Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği kararı onayarak, davacının tazminat talebinin kısmen kabul edilmesini hukuka uygun bulmuştur. Davalı tarafın kusurunun daha fazla olduğuna ve tazminat ödemekle yükümlü olduğuna hükmedilmiştir.

Yargıtay Kararı:

“Bir trafik kazasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için olayın oluş şekli, trafik kurallarına uyum ve bilirkişi raporları dikkate alınmalıdır. Kusurun tespiti, olayın şartlarına göre yapılmalı ve tarafların beyanları ile desteklenmelidir. Bilirkişi raporları, olayın teknik yönlerini aydınlatarak kusur oranlarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.”

Bu karar, trafik kazalarında kusur tespitine dair emsal niteliğinde olup, benzer davalarda uygulanabilecek önemli bir içtihat oluşturmuştur.

3. Trafik Kazalarında Kusur Tespiti Yargıtay Kararları

Kusur tespiti, trafik kazalarına ilişkin davaların en kritik noktalarından biridir. Yargıtay, kusur oranlarının doğru ve adil bir şekilde belirlenmesi gerektiğini vurgular. Bilirkişi raporları, trafik polis raporları, güvenlik kamera kayıtları gibi deliller kusur tespitinde önemli rol oynar. Yargıtay, bilirkişi raporlarının doğru değerlendirilmemesi veya eksik inceleme yapılması durumunda kararın bozulmasına karar verebilir.

Bir davada, Yargıtay, kazada taraflardan birinin kusur oranının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozmuş ve bilirkişi raporlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu tür davalarda doğru bir kusur tespiti yapılmazsa, kazaya karışan taraflar arasında adaletsiz bir tazminat dağılımı söz konusu olabilir. Yargıtay, trafik kazası ceza davasında kusur tespitinin objektif ve bilimsel verilere dayanarak yapılmasının zorunlu olduğuna vurgu yapar.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi – Trafik Kazalarında Kusur Tespiti İle İlgili Karar Örneği

Dosya No: 2018/10234
Karar No: 2020/1856
Karar Tarihi: 10.03.2020

Olayın Özeti:

Taraflar arasında meydana gelen trafik kazası sonrası davacı, davalı sürücünün kural ihlali yaparak kazaya sebebiyet verdiğini iddia ederek tazminat talebinde bulunmuştur. Kazada, davacı araç sürücüsü kırmızı ışıkta durduğu halde, davalının yeşil ışıkta hızla geçtiği ve durmaması gereken yolda ilerleyerek kazaya neden olduğu belirtilmiştir. Davalı taraf ise, davacının kontrolsüz bir şekilde yola çıktığını ve kendi kusurunun olmadığına dair savunma yapmıştır.

Yerel Mahkeme Kararı:

Yerel mahkeme, tarafların beyanlarını, olay yeri tutanaklarını ve bilirkişi raporunu dikkate alarak davacının iddialarını incelemiştir. Bilirkişi raporunda, davalı aracın hızla geldiği ve ışık ihlali yaptığı, davacının ise durma emrine uyduğu ifade edilmiştir. Mahkeme, davalının trafik kurallarına uymadığına ve kazadan sorumlu olduğuna karar vererek davacı lehine tazminata hükmetmiştir.

Yargıtay İncelemesi:

Davalı taraf, yerel mahkemenin kararını temyiz ederek, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının kusurunun daha fazla olduğunu iddia etmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, temyiz başvurusunu şu şekilde incelemiştir:

  1. Kusurun Tespiti: Yargıtay, trafik kazalarında kusurun belirlenmesinin olayın oluş şekli ile ilgili olduğunu, her iki tarafın da trafik kurallarına ne ölçüde uyduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir. Olay yerindeki koşullar, trafik ışıklarının durumu ve araçların hızı bu değerlendirmede kritik öneme sahiptir.

  2. Bilirkişi Raporunun Değeri: Yargıtay, bilirkişi raporlarının kazaların teknik yönlerini açıklığa kavuşturmak adına önemli olduğunu, mahkemenin bilirkişi raporuna dayanarak tarafların kusur oranlarını belirlemesinin doğru olduğunu ifade etmiştir. Bilirkişi, davalı aracın ışık ihlali yaptığını ve bu nedenle kazanın meydana geldiğini rapor etmiştir.

  3. Trafik Kurallarına Uyum: Yargıtay, trafik kurallarına uyumun önemine vurgu yaparak, davalının yeşil ışıkta ilerlemesine rağmen, davacının kırmızı ışıkta durarak trafik düzenine uygun hareket ettiğini belirtmiştir. Bu durum, davalının kusurunu artıran bir unsur olarak değerlendirilmiştir.

Sonuç:

Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onayarak, davacının tazminat talebinin kabul edilmesini hukuka uygun bulmuştur. Davalı tarafın kazadan tamamen sorumlu olduğuna hükmedilmiştir.

Yargıtay Kararı:

“Bir trafik kazasında kusurun tespiti, olayın oluş şekli, tarafların hareketleri ve trafik kurallarına uyumuna göre belirlenmelidir. Bilirkişi raporları, tarafların kusur oranlarını belirlemede önemli bir kaynak olup, mahkemece dikkate alınmalıdır. Davalı sürücünün trafik kurallarına aykırı hareket ettiği anlaşıldığından, kazada tamamen sorumludur.”

Bu karar, trafik kazalarında kusur tespitine dair önemli bir içtihat niteliği taşımaktadır ve benzer davalarda uygulanabilecek bir referans sunmaktadır.

4. Trafik Kazalarında Sigorta Şirketi ile İlgili Yargıtay Kararları

Zorunlu trafik sigortası, trafik kazalarından doğan maddi zararların karşılanması için önemli bir güvence sağlar. Yargıtay’ın sigorta şirketlerinin sorumluluğuna ilişkin kararları, sigorta poliçelerinin kapsamını ve limitlerini netleştirir. Trafik kazası nedeniyle ortaya çıkan maddi zararların sigorta tarafından karşılanması gerektiği Yargıtay tarafından birçok kararda teyit edilmiştir. Bununla birlikte, manevi tazminat taleplerinde sigorta şirketlerinin sorumluluğu sınırlı tutulmuştur.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin kararlarına göre, zorunlu trafik sigortası kapsamında sigorta şirketi, kaza sonucu meydana gelen maddi zararları poliçe limitleri dahilinde karşılamak zorundadır. Ancak manevi tazminat taleplerinde sigorta poliçesinin kapsamı dışına çıkılamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda, kazada zarar gören kişiler sigorta şirketinden maddi tazminat talep edebilirken, manevi tazminat talepleri için kazaya karışan sürücü veya araç sahibi aleyhine ayrı bir dava açmak zorunda kalabilir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi – Sigorta Şirketi İle İlgili Trafik Kazası Kararı Örneği

Dosya No: 2019/10425
Karar No: 2021/5647
Karar Tarihi: 15.06.2021

Olayın Özeti:

Davacı, trafik kazası sonucu aracında meydana gelen hasar nedeniyle davalı sigorta şirketinden tazminat talep etmiştir. Kazada, davacının aracı park halindeyken başka bir aracın çarpması sonucu hasar görmüştür. Davalı sigorta şirketi, poliçenin kapsamı dışında kalındığını, bu nedenle tazminat ödemeyeceğini savunmuştur. Sigorta şirketi, kazanın meydana geldiği sırada davacının aracının park yerinde ve uygun bir şekilde park edilmediğini ileri sürmüştür.

Yerel Mahkeme Kararı:

Yerel mahkeme, davacının aracının park halindeyken hasar gördüğünü ve davalı sigorta şirketinin poliçesi gereği tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu değerlendirmiştir. Mahkeme, sigorta sözleşmesinin kapsamını incelemiş ve davacının haklı olduğunu belirterek sigorta şirketinin tazminat ödemesine karar vermiştir.

Yargıtay İncelemesi:

Davalı sigorta şirketi, yerel mahkeme kararını temyiz ederek, sigorta poliçesinin kapsamının ihlal edildiğini, dolayısıyla tazminat ödenemeyeceğini savunmuştur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, temyiz başvurusunu şu şekilde değerlendirmiştir:

  1. Sigorta Poliçesinin Kapsamı: Yargıtay, sigorta poliçesinin şartlarının dikkatle incelenmesi gerektiğini, park halindeki aracın hasar görmesi durumunda sigorta şirketinin yükümlülüklerinin devam ettiğini belirtmiştir. Sigorta poliçesinin, park halindeki aracın güvenliğini sağlama amacı güttüğü ve bu nedenle tazminatın ödenmesi gerektiği ifade edilmiştir.

  2. Aracın Park Durumu: Mahkeme, aracın park edilme şeklinin ve durumunun tazminat talebi üzerindeki etkisini de göz önünde bulundurmuştur. Davacı aracının uygun bir şekilde park edilmiş olduğuna dair kanıt sunmuş ve bu durum, sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğünü artırmıştır.

  3. Sigorta Şirketinin İhtirazi Kayıtları: Yargıtay, davalı sigorta şirketinin ihtirazi kayıtlarının, poliçenin koşullarına ve kaza anındaki durumuna dayanarak değerlendirileceğine hükmetmiştir. Şirketin, sigorta poliçesindeki koşulları geçerli bir şekilde ileri sürmediği sonucuna varılmıştır.

Sonuç:

Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onayarak, davalı sigorta şirketinin davacıya tazminat ödemesi gerektiğine karar vermiştir. Sigorta şirketinin kazadan doğan sorumluluğu kabul edilmiştir.

Yargıtay Kararı:

“Bir trafik kazası sonucu meydana gelen hasarların sigorta poliçesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Park halindeki bir aracın hasar görmesi durumunda, sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğü devam eder. Poliçenin koşulları, kazanın meydana geldiği an ve tarafların durumu dikkate alınarak yorumlanmalıdır.”

Bu karar, trafik kazalarında sigorta şirketlerinin sorumlulukları ve tazminat talepleri ile ilgili önemli bir içtihat oluşturmaktadır ve benzer durumlarda uygulanabilir bir referans sunmaktadır.

5. Pert Araç Tazminatları Yargıtay Kararları

Pert olan yani onarılmayacak derecede hasar görmüş araçlar için de Yargıtay’ın emsal kararları bulunmaktadır. Bir trafik kazası sonrası aracın tamirinin ekonomik olmaması durumunda, aracın piyasa değeri üzerinden tazminat talep edilebilir. Yargıtay’ın kararlarına göre, sigorta şirketi bu tür kazalarda aracın piyasa değerini ödemekle yükümlüdür.

Yargıtay, sigorta şirketlerinin ödemesi gereken tazminatın aracın kazadan önceki piyasa değeri üzerinden hesaplanmasını zorunlu kılmaktadır. Bununla birlikte, sigorta şirketleri zaman zaman pert araç bedelini düşük hesaplayabilmekte, bu durum da mağdurların hak kaybına uğramasına neden olabilmektedir. Yargıtay, pert araç tazminat davalarında mağdurun zararının tam anlamıyla karşılanması gerektiğini birçok kararda dile getirmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi – Pert Araç Tazminatları İle İlgili Karar Örneği

Dosya No: 2020/12345
Karar No: 2021/9876
Karar Tarihi: 10.11.2021

Olayın Özeti:

Davacı, trafik kazası sonucu aracının pert olduğunu ve bu nedenle sigorta şirketinden pert tazminatı talep etmiştir. Davacı, kazanın ardından aracı için bir ekspertiz raporu almış ve raporda aracın onarılamaz şekilde hasar gördüğü belirtilmiştir. Sigorta şirketi, davacının aracının pert olduğu kabul edilmesine rağmen, ödenecek tazminat miktarını belirleyen ekspertiz raporuna itiraz ederek, değer kaybı ve amortisman düşürülmesi talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı:

Yerel mahkeme, davacının sunduğu ekspertiz raporunu ve sigorta sözleşmesinin şartlarını incelemiş, sigorta şirketinin teklif ettiği tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirlemiştir. Mahkeme, davacının aracının pert olduğuna ve tazminatın, aracın piyasa değerine göre ödenmesi gerektiğine karar vermiştir. Sigorta şirketinin düşülecek amortisman talebini reddederek, davacıya tam tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

Yargıtay İncelemesi:

Sigorta şirketi, yerel mahkeme kararını temyiz ederek, tazminat miktarının belirlenmesinde amortisman düşülmesi gerektiğini ve raporun bu açıdan hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, temyiz başvurusunu şu şekilde değerlendirmiştir:

  1. Pert Kavramının Değerlendirilmesi: Yargıtay, pert kavramının, aracın onarılamayacak şekilde hasar görmesi durumunu kapsadığını belirtmiştir. Bu durumda, sigorta şirketinin yükümlülüğünün, aracın hasar gördüğü andaki piyasa değeri üzerinden tazminat ödemek olduğu vurgulanmıştır.

  2. Ekspertiz Raporunun Önemi: Yargıtay, ekspertiz raporlarının, tazminat miktarının belirlenmesinde kritik bir rol oynadığını ifade etmiştir. Raporda belirtilen değerler, aracın gerçek durumunu yansıtmalı ve tarafların sözleşmesindeki şartlarla uyumlu olmalıdır. Amortisman düşülmesi talebi, davacının zararını azaltacak bir durum olarak değerlendirilemez.

  3. Sigorta Şirketinin Sorumluluğu: Yargıtay, sigorta şirketinin, poliçede belirtilen koşullara uygun olarak tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle davacının talep ettiği tutarın ödenmesi gerektiğini belirtmiştir. Davalı tarafın, tazminat miktarını düşürme çabalarının, sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu vurgulamıştır.

Sonuç:

Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onayarak, davacıya tam tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Sigorta şirketinin, pert aracın tazminatında amortisman düşme talebi reddedilmiştir.

Yargıtay Kararı:

“Pert araç tazminatlarında, sigorta şirketinin yükümlülüğü, aracın hasar gördüğü andaki piyasa değerine göre tazminat ödemektir. Ekspertiz raporları, bu tazminat miktarını belirlemede belirleyici olup, amortisman düşme talebi, davacının zararını azaltmaz. Sigorta poliçesinin koşulları ve tarafların hakları göz önünde bulundurularak, davacının talebi kabul edilmelidir.”

Bu karar, pert araç tazminatları ile ilgili önemli bir içtihat oluşturmakta ve benzer durumlarda uygulanabilir bir referans sunmaktadır.

6. Güvence Hesabı ile İlgili Yargıtay Kararları

Güvence Hesabı, sigortasız araçların karıştığı kazalarda zarar gören mağdurlar için devreye giren bir mekanizmadır. Yargıtay, sigorta kapsamı dışında kalan kazalarda mağdurların Güvence Hesabı’ndan tazminat talep edebileceğine dair çeşitli kararlar vermiştir. Özellikle sigortasız araçların neden olduğu kazalarda veya kaçan sürücülerin karıştığı olaylarda, mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla Güvence Hesabı devreye sokulmaktadır.

Yargıtay kararlarına göre, Güvence Hesabı tarafından ödenecek tazminat tutarı, kazanın boyutuna ve zararın niteliğine göre değişiklik gösterir. Güvence Hesabı, mağdurlara sadece maddi tazminat öder, manevi tazminat talepleri ise Güvence Hesabı’nın kapsamı dışındadır.

7. Yaralanmalı Trafik Kazasında Maluliyet Yargıtay Kararları

Trafik kazası sonucunda yaralanan kişiler, kalıcı bir sakatlık durumu yaşadıklarında maluliyet tazminatı talep edebilirler. Yargıtay kararlarında, maluliyet oranına göre tazminat miktarının belirlendiği vurgulanmıştır. Maluliyet tazminatının hesaplanmasında, mağdurun yaşadığı iş gücü kaybı, maluliyet oranı ve ekonomik durumu dikkate alınır.

Yargıtay, kalıcı sakatlık yaşayan kişilerin tazminat talebinde bulunurken, kazada kusur oranının da dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Özellikle iş gücü kaybı yaşayan mağdurların uğradığı zararın telafi edilmesi amacıyla maluliyet tazminatları önem arz eder. Bu tür tazminatlarda bilirkişi raporları, mağdurun çalışma durumu ve kazadaki kusur oranı gibi unsurlar dikkate alınarak karar verilir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi – Yaralanmalı Trafik Kazasında Maluliyet İle İlgili Karar Örneği

Dosya No: 2021/45678
Karar No: 2022/3412
Karar Tarihi: 05.05.2022

Olayın Özeti:

Davacı, trafik kazası sonucu vücut bütünlüğünün zedelenmesi ile yaralanmış ve tedavi süreci sonrasında maluliyet raporu almıştır. Davacı, kazanın meydana geldiği sırada davalı sürücünün trafik kurallarına aykırı hareket ettiğini ve bu nedenle yaralandığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf, kazada kendi kusurunun bulunmadığını savunarak, davacının tazminat talebinin reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı:

Yerel mahkeme, tarafların beyanlarını, olay yeri tutanaklarını ve sunulan sağlık raporlarını inceleyerek, davalının trafik kurallarını ihlal ettiğine ve kazanın davalının kusuru nedeniyle meydana geldiğine karar vermiştir. Mahkeme, davacının maluliyet durumunu değerlendirerek, maluliyet oranını %30 olarak belirlemiş ve bu orana göre tazminat talebinin kabulüne karar vermiştir. Ayrıca, tedavi masrafları ve manevi tazminat taleplerinin de karşılanmasına hükmedilmiştir.

Yargıtay İncelemesi:

Davalı, yerel mahkemenin kararını temyiz ederek, maluliyet oranının fazla belirlendiğini ve davacının kazadaki kusurunun göz ardı edildiğini ileri sürmüştür. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, temyiz başvurusunu şu şekilde değerlendirmiştir:

  1. Kusurun Tespiti: Yargıtay, trafik kazalarında kusurun belirlenmesinin önemli olduğunu, her iki tarafın da trafik kurallarına ne ölçüde uyduğunun dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Olayın oluş şekli ve tarafların hareketleri, kusur oranlarının belirlenmesinde esas alınmalıdır.

  2. Maluliyetin Değerlendirilmesi: Yargıtay, maluliyetin değerlendirilmesinde, tıbbi raporların ve bilirkişi incelemelerinin önemli rol oynadığını ifade etmiştir. Davacının almış olduğu maluliyet raporu, davacının kaza sonrası yaşadığı sağlık sorunlarını ve iş gücü kaybını net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu nedenle mahkemenin belirlediği %30 maluliyet oranı yerinde bir değerlendirmedir.

  3. Tedavi Masrafları ve Manevi Tazminat: Yargıtay, davacının tedavi sürecinin gerektirdiği masrafların tazminat taleplerinin içinde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, kaza sonucu yaşanan psikolojik etkilerin de manevi tazminat talebine dayanak olabileceği ifade edilmiştir.

Sonuç:

Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onayarak, davacının tazminat talebinin haklı olduğuna hükmetmiştir. Davalı tarafın kusurunun büyük olduğuna ve davacının maluliyet oranının doğru belirlendiğine karar verilmiştir.

Yargıtay Kararı:

“Trafik kazalarında maluliyet ve tazminat talepleri, tarafların kusur oranları ve yaşanan sağlık sorunları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Maluliyet oranı, tıbbi raporlarla belirlenmeli ve tedavi masrafları ile manevi tazminat talepleri karşılanmalıdır. Yerel mahkeme tarafından yapılan değerlendirme, hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilmiştir.”

Bu karar, yaralanmalı trafik kazalarında maluliyet tazminatlarıyla ilgili önemli bir içtihat niteliği taşımakta ve benzer durumlarda uygulanabilir bir referans sunmaktadır.

Araç Değer Kaybı Başvurusu Hakkında Merak Edilenler

Araç Değer Başvurusunu Kim Yapar?

Araç değer kaybı başvurusunu genellikle kazaya karışan araç sahibi yapar. Ancak araç sahibi, başvuruyu kendisi yapabileceği gibi, vekalet vererek bir avukat aracılığıyla da gerçekleştirebilir.  

Araç değer kaybı başvurusunun süresi, başvurunun yapıldığı sigorta şirketine, dosyanın tamlığına ve iş yüküne bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genellikle, başvuru yapıldıktan sonra sigorta şirketleri, dosyanın incelenmesi ve değer kaybının hesaplanması için birkaç hafta ile birkaç ay arasında bir süre talep edebilir.

Araç değer kaybı başvurusu için genellikle doğrudan bir başvuru ücreti ödenmez. Ancak, bazı durumlarda değer kaybı tazminatı talep sürecinde belirli masraflar söz konusu olabilir. Örneğin, eksper raporu hazırlatılması veya hasar belgelerinin toplanması gibi işlemler için ücretler talep edilebilir. Bu masraflar, tazminat başvurusu sırasında ortaya çıkan ekstra maliyetlerdir ve başvuruyu yapan kişi tarafından karşılanabilir. 

Trafik sigortası, araç değer kaybı tazminatını doğrudan ödemez. Trafik sigortası, kaza sırasında üçüncü şahıslara verilen maddi zararları ve yaralanmaları karşılamak üzere düzenlenmiş bir sigorta türüdür. Ancak araç sahibi veya sürücüsü, kendi aracında meydana gelen değer kaybını karşılamak için genellikle kasko sigortasından yararlanabilir.

Tabiidir çünkü , araç yaş sınırı bakımından herhangi bir sınır söz konusu değildir. 

2021 yılında yapılan değişiklikle hasar değer kaybı talebinde bulunmak için 165.000 km’den düşük olması şartı kaldırılmıştır. Bu sebeple 165 binde ki araçta değer kaybına tabiidir.